top of page
Yazarın fotoğrafıAslı Derin

MÜZİK YAPMANIN SOSYALLEŞMEYE VE ÖZGÜVENE ETKİLERİ

Güncelleme tarihi: 10 Eki 2022

MÜZİK YAPMANIN SOSYALLEŞMEYE VE ÖZGÜVENE ETKİLERİ

Bir müzisyenin müzik yolculuğunda kendi başına yaptığı pratiklerin dışında kendi alanında olan/olmayan kişilerle direkt ya da dolaylı olarak etkileşimleri bulunmaktadır. Dijital çağda Youtube, Instagram gibi sosyal medya alanları kişinin yaptığı işleri daha geniş mecralara ulaştırmasına olanak vermektedir. Burada hassas nokta, siber zorbalara karşı doğru önlemleri almak ya da siber zorbalığa maruz kalındığında bunu doğru şekilde bertaraf edebilmektir. Yıkıcı eleştirilerin yoğunlukta olduğu bu alanlarda bu tip eleştirileri görmezden gelip yapıcı eleştirileri kabul ederek yola devam etmek gerekmektedir. Bu durum özellikle ergenlik çağındaki gençlerde kişinin hassas duygu durumlarından dolayı pek mümkün olmamaktadır. Öte yandan kişi sadece sosyal medya araçlarında değil günlük hayatta yüz yüze iletişimlerde de bu türden zorbalıkların hedefi olabilmektedir.

Müzisyen, her şeyden önce, sahnede olduğu için eleştiri oklarına her daim hazır olmalıdır. Müzisyenler performans sanatçıları oldukları için bu tür durumlara hazırlıklı olmak zorundadırlar; aksi takdirde artık müzik icra etmek istemeyebilirler. Eleştirinin değerli ve geçerli olduğunu farketmek için karşı tarafın niyetini ve bulunduğu pozisyonu gözlemlememiz yeterli olacaktır. Kötü niyetli kişiler sadece müziğin, sanatın değil dünyanın her alanında/meslek grubunda yer almaktadır. Fakat söz konusu sanat olduğunda sanatçı kişi diğer meslek gruplarına göre daha hassas bir tavıra sahip olabilir ki bu özellik sanatçı kişinin doğasında vardır; olmak da zorundadır.

Tüm bu yukarıda anlattıklarımı hayatın genel akışında uygulamaya koyabilen müzisyen, sağlam bir özgüvene sahip olacak ve sosyal çevresinde sevilen, tanınan, saygı duyulan bir birey haline gelecektir. Kalabalık bir arkadaş grubunda en heyecanla beklenen durum gruptaki müzisyenin enstrümanını alıp şarkılar çalması/söylemesidir. Bu durum ilgi uyandırır ve kişiyi ilgi çekici kılar. Sosyal çevre edinmek müzisyenler için çok kolaydır. Fakat sosyalleşmeyi tercih etmeyen, yalnız vakit geçirmeyi tercih eden müzisyenler de azımsanmayacak bir çoğunluktadır. Bu, kişinin kendi tercihine ve/veya yapısına kalmış bir durumdur.

Seyirciler/arkadaşlar tarafından kulis ortamında ziyaret edilip tebrikleri kabul etmek kişinin özgüven seviyesine ileri derecede katkıda bulunacaktır. Bu süreçte yeni bağlantılar edinerek bu bağlantılar sayesinde daha geniş bir seyirci kitlesine ulaşmak kişinin motivasyonunu son derece yükseltecektir. Öte yandan; düğün, davet gibi organizasyonlarda sahne alan müzisyen (eğer sosyallaşmeye çok açık bir yapıya sahipse) her meslek grubundan çok farklı bağlantı kanalları elde edebilecektir.

Bir müzik grubuyla sahne alan müzisyenler sosyal olarak çok geniş bir etkileşim ağına sahiptirler. Ensemble (eşlikli) müzik yapan kişiler grup içerisindeki diğer enstrümanistlerle belki de ailelerinden daha fazla vakit geçirdiği dönemler mevcuttur. Bu kadar çok vakit geçirilen kişilerle grup içi anlaşmazlıklar ortaya çıkması normaldir. Bu durumda “gruptan atma/atılma” gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilir. Her şeyden önce; herkes herkesle iyi geçinmek zorunda değildir fakat saygı her zaman baki kalmak zorundadır. Bu noktada kişinin yaptığı işe sadece iş gözüyle; anlaşamadığı kişiye de iş arkadaşı gözüyle bakması gerekir. Müzisyenin iş hayatını öğrenmeye başladığı yer belki de burasıdır.

İnsanları duygulandıran, eğlendiren kişi olmanın özgüven üzerindeki katkısı çok büyüktür. Başka bir açıdan ele alırsak, müzik sanatını icra etmenin zorlukları hemen herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Müzisyenler bu yönleriyle saygı uyandıran bir yapıya sahiptirler.

İnsanların, maalesef ki, Youtube ve Instagram’daki ”like” sayılarıyla değerlendirildiği bir çağda yaşıyoruz. Müziğin evrensel bir dile sahip olma avantajını elde eden müzisyen bu avanjtajı sayesinde çok daha geniş ve global kitleye ulaşabilir, kişi bu sayede yurtiçi-yurtdışı bağlantılarını kuvvetlendirebilir, kişiye yeni iş kapıları açılabilir.

Tüm bu olanaklar sayesinde sosyal zekası gelişkin bir hale gelen müzisyenler hayatın diğer alanlarında daha fazla gelişmeye ve sosyalleşmeye açık ve bu alanlarda kendilerini daha rahat ifade edebilir hale geleceklerdir.

Müzisyenler dünyanın her yerinde para kazanabilir; biz müzisyenler burada yine müziğin evrensel bir dile sahip olması avantajını kullanmaktayız. Dolayısıyla yabancı bir ülkede hayatını idame ettirmek isteyen müzisyenler diğer meslek gruplarına göre daha avantajlı hale gelmektedirler. Yurtdışında geçimini kazanmak isteyenlerin yaşadığı ülkenin dilini öğrenmesi gerekir; beyinde dil öğrenme ve enstrüman çalma merkezleri aynı noktada bulunmaktadır. Yani enstrüman çalabilen bir kişinin yabancı dil öğrenme potansiyeli daha yüksektir ve yabancı dilleri daha kolay öğrenir; aynı durum tam tersi için de geçerlidir.

Herkese keyifli bir müzik yolculuğu dilerim.


ASLI DERİN DENİZ


35 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page