ORFF EĞİTİM TEKNİĞİ UYGULAMASI VE ÖNEMİ
Nota bilgisi olmayan, müzik ve ritim duygusu gelişmemiş çocuklar enstrüman çalmayı öğrenirken çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Öğrenci hangi unsura odaklanacağını şaşırmakta, öğrencinin iş yükü artmaktadır. Bu nedenle icra edilen enstrümandan erken sıkılma, yetersiz hissetme, erken pes etme gibi durumlarla karşılaşılmaktadır. Müziğin hayatın içine adapte edilmesini amaçlayan Orff Eğitim Tekniği, öğrencinin ve öğretmenin tüm bu iş yükünü azaltmak dışında birçok olumlu etki barındırmaktadır. Müzik ve hareketin iç içe olduğu bir prensip benimseyen bu sistem, besteci Carl Orff ve dansçı Gunild Keetman tarafından geliştirilmiştir. Bu teknik müzik, dans, konuşma, hareket ve drama alanlarını kapsar ve öğrencinin bu alanlardaki özgür yaratım becerilerine odaklanır.
İnteraktif bir yapıya sahip olan bu ders ile öğrencinin kendini rahatça ifade edebilmesi, sınıf ortamında erken yaşta sosyalleşebilmesi, sorumluluk bilincinin oluşması, ritim ve ensemble (eşlik) duygusunun gelişmesi, tek sesli / çok sesli müziği içselleştirebilmesi, beden koordinasyonunun gelişmesi, enstrüman öğrenmeden önce öğrencide hazır bulunuşluk sağlanması, kendini müzikle ifade edebilmesi ve müzik-beden ilişkisi kurabilmesi hedeflenmektedir. Asıl ve en önemli hedefi “müziği içselleştirmek”tir.
Bu teknik 2-6 (işlem öncesi dönem) yaş grubuna yönelik bir tekniktir. İşlem öncesi dönem özelliklerine bakacak olursak, bu yaşlarda sinir sistemi gelişimini büyük ölçüde tamamlar. Dil hızla gelişir. Animizm (Canlandırmacılık: nesneleri canlı gibi görme, kabul etme. Örneğin, oyuncağını çocuğu gibi giydirip gezdirerek annesini taklit eden çocuk) vardır. Hayal güçleri aktiftir; sizin aldığınız oyuncaklarla oynamaktansa evde buldukları malzemelerden kendilerine oyuncaklar yapmayı tercih ederler. Bu dönemde çocukların etkinlik düzeyi çok yüksektir. Merak duyguları, dünyayı keşfetme arzuları belirgindir.
İlgilerini çeken bir etkinlik yapmak ihtiyacındadırlar; bu ihtiyaçları karşılanmazsa uzun bir süre bir yerde sabit duramazlar, sürekli hareket halinde olmak isterler, bir şeye odaklanamazlar. Belirli kalıp davranışların yerleştiği bu yaşlarda (temizlik, yeme bozuklukları vs) çocuğun tekrarlayan davranış kalıplarına başlamadan evvel çocukta var olan enerji ve merak duygusunu doğru yönlendirmek elzemdir. Bu yaş grubundaki çocukların empati duyguları gelişmemiştir. Benmerkezcidirler. Var olan tek düşünce ve tek doğru onlara ait sanırlar. Onlara göre istedikleri bir şeyin yapılmaması mantıksızdır çünkü herkes onlar gibi düşünür ve dolayısıyla onun istediklerini ister diye düşünürler. Kriz durumları bu noktada ortaya çıkar. Fakat sınıf ortamında kendi akranlarının kendisinden farklı düşündüğünü görünce, empati duygusu daha erken gelişmeye başlayabilir. İşte Orff Tekniği tam olarak bu ihtiyaçlara hizmet eder.
Bu yaştaki çocukların sorgulamalarına izin verilmesi, deneme-yanılma yöntemiyle keşfetmesi gerekmektedir. Buna izin verilirse çocukta girişkenlik duyguları gelişir; aksi takdirde, kısıtlayıcı olunursa suçluluk duygularının gelişmesi kaçınılmazdır. Orff prensiplerine göre öğrencinin belirli bir kısıtlama olmadan enstrümanlarla tanışması, öğretmeni ve veliyi taklit yoluyla müzik ve ritim öğrenmesi amaçlanır. Taklit yöntemiyle öğrenen bu yaş grubuna öğrenme serüveninde baskı, zorlama yapılmaması mühimdir.
Fiziksel Gelişim
Psiko-motor
Gelişim sürecindeki çocukların beden organları arasında bir uyum olması gerekir. Bu uyumla birlikte koordinasyon becerileri gelişir. Orff enstrümanları ile eşgüdüm (koordinasyon) çalışmaları yapan öğrencinin el, kol, ayak eşgüdümü sağlanır.
Tepki ve hız
Değişik ritim kalıplarına sahip müzik parçalarına taklit yoluyla adapte olan öğrenci, doğru hızda doğru tepkiyi vererek müziksel refleks geliştirir. Örneğin; şarkının belirli yerlerinde daha yavaş gelen, belirli yerlerinde daha hızlı gelen davul ritimleri.
Dikkat
Şarkıyı öğrenme süresinde öğrencinin bedensel ve zihinsel koordinasyon becerisini geliştirmek için aynı anda birden fazla unsura odaklanması, dikkat becerilerini geliştirir. Çocukların konsantrasyonunu bir konu üzerinde yoğunlaştırmak zorlayıcıdır. Fiziksel, işitsel, görsel duyuların hepsine aynı anda hitap eden bu eğitim, çocukların tüm duyularına hitap ederek dikkatlerini celp eder.
Esneklik
Bedensel aktivitelerin yoğun olduğu bu derslerde öğrenci beden kullanımına dair belki de o zamana kadar hiç keşfetmediği fiziksel kapasitelerini keşfeder, gözlemler.
Bilişsel Gelişim
Şema
Hayata dair deneyimlerden edindiğimiz davranış ve düşünme kalıplarına, kısaca dünyaya ait bilgilerimize “şema” diyoruz. Şemalar yaşamımıza yön veren edinimlerdir. 2-7 yaş aralığı şema oluşturma açısından kritik bir dönemdir. Bu dönemde çocuğun kendini gerçekleştirmesine katkıda bulunmak, yaratıcı becerilerinin önünü kesmemek, kendini ifade gücünü keşfetmesine yardımcı olmak hususlarında Orff Tekniğinin faydaları yadsınamaz.
Adaptasyon (özümseme-duyumsama)
Çocuklar genellemeye meyillidir. Örneğin, o zamana kadar gördüğü tek kırmızı meyve elma ise, şeftaliyi de elma olarak kabul eder. Buna “özümseme”diyoruz. “Uyumsama”ise, çocuğun bütün kırmızı meyvelerin elma olmadığını, şeftalinin elmadan farklı bir meyve olduğunu öğrenmesidir. Müzik başlı başına değişkenlerin oluşturduğu bir sanattır. Dolayısıyla erken yaşta bu değişkenliği deneyimleyen çocuk, adaptasyon sürecinde sorun yaşamayacak, katı ve değişmez bir bakış açısı yerine esneklik geliştirecektir.
Sosyal Gelişim
Güven duygusu, bebeklikte oluşan bir duygudur. Bu kadar erken yaşlarda sosyalleşen çocuk, ilerleyen zamanlarda topluluk önünde konuşma, beden dilini doğru kullanma gibi alanlarda zorluk çekmeyecek, kendini rahatça ifade edebilecektir. Sınıf ortamında paylaşmayı ve sosyalleşmeyi keşfederek kendini gerçekleştirme yolunda önemli ilk adımlarını atacaktır.
Okuduklarımızın %10’unu, işittiklerimizin %20’sini, gördüklerimizin %30’unu, hem görüp hem işittiklerimizin%50’sini, söylediklerimizin %80’ini, davranışlarımızla beraber söylediklerimizin %90’ını hatırlarız. Orff Yaklaşımı, davranışçı bir yaklaşımı benimserken müzik parçalarını öğrencilerin çeşitli Orff enstrümanlarıyla (marakas, yumurta, metalofon, davul, kastanyet, def vb) seslendirmelerine salık verir. Dolayısıyla burada %90 kalıcı olan bilgilerden bahsediyoruz.
Öğrenme deneyiminin kalıcılıkla ölçüldüğüne,
Bu yaşlardaki çocukların öğrenme deneyimlerinin kalıcı olduğuna,
Bu sistemle birlikte %90 oranında bir kalıcılıktan bahsettiğimize,
Çocukların bu yaşlarda davranış kalıpları geliştirdiğine bakacak olursak bu sistem müziği çocukların hayatının bir parçası değil vazgeçilmez bir unsuru haline getirmektedir.
Kendini müzik, dans ve drama yoluyla ifade eden çocukların özgüvenli ve diğergam çocuklar olmaları kaçınılmazdır. “İşlem öncesi” dönemden “somut işlemler dönemi”ne başarılı bir geçiş sağlamak için öğrencinin benmerkezciliği bırakması, kendisinin düşüncelerinden farklı düşünceler olduğunu algılaması gerekir. (Somut işlemler dönemi: Empatinin öğrenilmeye başlandığı 7-11 yaş dönemi)
Diğer yazılarımda da vurguladığım gibi; müzik,sevmeden icra edilemez. Müzik sevgisi aşılamak müzik öğretmekten çok daha zordur. Mükemmeli değil, iyiyi hedefleyen bir bakış açısı çocuğun üzerindeki gereksiz baskıyı kaldıracak, onu kendinin en iyi versiyonu olma yolunda teşvik edecektir.
Herkese keyifli bir müzik yolculuğu dilerim…
ASLI DERİN DENİZ
#çocukmüzikeğitimi #solfejdersi #piyanoeğitmeni #pianodersi #şaneğitimi #solfejeğitimi #yeteneksinavi #piyanodersleri #Pianodersleri #kulakdersi #şandersleri #şanhocası #konservatuvarahazirlik #Orfftekniği #pianoegitimi #şandersi #piyanoeğitimi #vokalkocu #Orffeğitimi #piyanohocası #konservatuvarahazırlık #piyanodersi #Orff #konservatuarahazirlik #konservatuarahazırlık #solfejdersleri #Pianoeğitmeni #seseğitmeni #şaneğitmeni #kulakhocası #kulakeğitimi #kulakeğitmeni #kulakdersleri #yeteneksınavı #solfejeğitmeni #pianohocası #seseğitimi