MÜZİK EĞİTİMİNDE MOTİVASYONUN ÖNEMİ
Öğrenme, yaşantı ürünü olarak meydana gelen davranış ya da potansiyel davranışlardaki nispeten kalıcı izli değişimdir. Eğitimin amacı, bu davranış değişikliklerinin kalıcı olmasıdır. Birey sadece kendi yaşantısı yoluyla değil, başkalarının deneyimleri ve self sorgulama ile tek başına yeni bilgiler üretebilir.
Hazır bulunuşluk, bir şeyi yapma isteği, motivasyon olarak tanımlanabilir. Hazır bulunuşluk için büyüme ve olgunlaşma ve ön bilgi gerekir. Örneğin, motor gelişimi yazı yazmaya uygun, kalem tutabilen bir çocuğun yazı yazabilmesi.
Öğrenmeyi etkileyen faktörler; öğrenen, yöntem ve malzemedir. Kalıtsal özellikler, aile (yetişme ortamı), eğitim-öğretim ortamı da öğrenmeyi etkileyen faktörler arasındadır.
Bireyselci anlayışa göre her öğrencinin öğrenme hızına saygı duymak, tam öğrenme ilkesine göre hareket etmek, öğrenci bir bilgiyi öğrenmeden yeni bilgiyi öğrenciye sunmamak gerekir. Öğrencinin kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmak önemlidir.
Öğretmen konuya hakim olmalı, etkili bir geri bildirim sağlamalı, öğretmenin iletişim becerileri kuvvetli olmalı, Öğrenciyi konunun önemli olduğuna ve öğretilen bilgilerin ileride öğrencinin işine yarayacağına dair ikna etmelidir; bu şekilde öğrenci derse dikkatini verebilir. John Dway’,n Pragmatist yaklaşımına göre kullanılan ve faydalı olan bilgi doğru bilgidir. Haliyle bilgi sürekli yenilenmeli, güncellemelidir. Bilgi, sorunu çözüyorsa değerlidir. Öğrencinin öğrenimde aktif olması gerekir. Öğretmen kendi güçlü ve zayıf yanlarını tanımalıdır. Bunun yanı sıra öğrencinin de öğrenmeye dair olumlu bir tutuma sahip olması gerekmektedir. Pragmatist anlayışa sahip Yaşama Yakınlık (Hayatilik) İlkesi öğrenciye “bu bilgi ne işimize yarayacak” sorusunun cevabının muhakkak verilmesini savunur. Bilgi, gerçek hayatta kullanılabilmelidir. Dersin giriş kısmında anlatılacak konunun günlük hayattaki yansımaları üzerinden örnek verilerek derse başlanırsa öğrencinin dikkati cezbedilir.
Eğitimde hedef alanları Bilişsel, Psikomotor ve Duyuşsal olarak üç gruba ayrılır:
BİLİŞSEL ALAN HEDEFLERİ
Bilişsel alan davranışları teorik bilgiyi alma ile alakalıdır. Zihin yoluyla öğrenmedir.
Bloom’un Taksonomisi
Bilgi
Bilginin olduğu gibi alınması, ezberlenmesi.
Kavrama
Öğrenilen bilgiyi kavramak için öğrencinin bilgiyi kendi cümleleriyle özetleyebilmesi, o bilgiye dair çeşitli örnekler vermesi bilgiyi içselleştirmesi yolunda elzem adımlardır.
Uygulama (Yansıtma)
Bilgiyi günlük hayata uygulamak ve ödev yapmak bilginin kalıcılığını arttıracaktır.
Analiz
Bilginin nedenlerini sorgulamak, alt unsurlara ayrıştırmak, konuyla ilgili farklı bilgileri bir araya getirmek, karşılaştırma yapmak. Örneğin; çevre kirliliğinin nedenleri.
Sentez
Analizleri bir araya getirerek bir sonuç ortaya çıkarmak.
Değerlendirme
Bilgiyi eleştirmek, tartışmak.
PSİKOMOTOR ALAN HEDEFLERİ
Zihin-kas eşgüdümünü hedef alır. İnsandaki hareket gelişimidir. Öğrendiğini performansa dönüştürmekle alakalıdır. Enstrüman çalmak psikomotor alanın en güzel örneğidir. Ortaya özgün bir eser koyabilmek, psikomotor alanın en üst hedefidir.
DUYUŞSAL ALAN HEDEFLERİ
Duygu, tutum ve davranışlarla alakalıdır. Severek öğrenme bu alanla alakalıdır.
Alma
Bir davranışı kabul etmek. Örneğin; trafik kurallarına uymanın farkında olmak.
Tepkide Bulunma
Kabul edilen davranışın gerektirdiği şekilde davranmak. Örneğin; trafik kurallarına uymak.
Değer Verme
Toplumsal boyuttadır. Örneğin; trafik kurallarına neden uyulması gerektiğini neden-sonuç ilişkisiyle kavramak ve buna uygun davranmak.
MOTİVASYON KAVRAMI Motivasyon, “Harekete geçirme” olarak tanımlanabilir. • Güdülenme, istekleri arzuları gereksinimleri dürtüleri ve ilgileri kapsayan bir kavramdır. • Güdüler, hedeflerin ve davranışların yön belirleyicileridir. Kısacası güdülenme, çocukları amaçlı davranışa yönlendiren, davranışı başlatan ve davranışı sürdürmesini sağlayan süreç olarak tanımlanabilir.
Güdülenme;
Bireysel enerjiyi artırır. Bireylerin hedefleri doğrultusunda olur ve onlara ulaşmada etkinliklerini yönlendirir. Bireylerin, etkinliklerde sorumluluk alarak, kararlı bir şekilde ilerlemelerini ve karşılaştıkları güçlükleri yenebilmede sabırlı olmalarını sağlar. Bireylerin kişisel öğrenme stratejilerini ve bilişsel süreçlerini etkiler. Çalışma ve uygulamalarda dikkatlerini artırır.
Çağımız motivasyon teorileri, genel olarak “İçerik Teorileri” ve “Süreç Teorileri” olarak iki grupta toplanır: İçerik teorileri, davranışa enerjisini, yönünü ve devamlılığını verenin ne olduğunu inceler. Süreç teorileri ise, davranışın aktivasyonunun, yönünün ve devamlılığının nasıl oluştuğu üzerinde durur.
İÇERİK TEORİLERİ
Bu teoriler, “Davranışı ne motive eder?” sorusuyla meşgul olmaktadır.
MASLOW’UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ TEORİSİ
Kişinin davranışları, herhangi bir ihtiyacın doyurulup doyurulmaması ile ilgilidir. Davranışa neden olan ihtiyaç, doyuruluncaya kadar davranış sürer. İhtiyaçlar, merdivenin basamakları gibi hiyerarşik bir sıraya sahiptir. İnsan, önce alt basamaktaki ihtiyaçlarını gidermeyi ister ve sonra üst basamaktaki ihtiyacı hissetmeye başlar. Kişi, bir alt basamaktaki ihtiyaç doyurulmadan, üst basamaktaki ihtiyacı arzulamaz. Doyurulmuş bir ihtiyaçla ilgili uyarıcılar, kişiyi motive etmez. İhtiyaçlarının doyurulması engellenen kişi sağlıklı bir kişilik geliştiremez. İhtiyaçlar hiyerarşisinde bir ihtiyaç karşılandığı takdirde gücü azalır ve bir başka ihtiyaç ortaya çıkar.
Bu teoride sözü edilen ihtiyaçlar, en alt basamaktan itibaren şunlardır:
Fizyolojik İhtiyaçlar: İnsanın yaşamını sürdürebilmesi ve bedenini koruyabilmesi için gerekli gıda, su, hava, dinlenme vb. ihtiyaçların yanı sıra, cinsel dürtülerle ilgili ihtiyaçların giderilmesidir.
Güvenlik İhtiyacı: Hem fiziksel hem de psikolojik anlamda, bedenimize ve kişiliğimize karşı dış tehlikelerden korunma ihtiyacının giderilmesidir.
Ait Olma İhtiyacı: Başkaları tarafından fark edilme, özen gösterilme ve sosyal ilişki ihtiyacının giderilmesidir.
Kendine Güven Kendine saygı duyma, problemlerin üstesinden gelecek güce sahip olduğuna inanma, başarılı olabileceğini hissetme, bağımsızlığının ve özgürlüğünün tehdit altında olmadığını hissetme ihtiyacının giderilmesidir. Kendini Gerçekleştirme: İnsanın kendini tanımlama, kendi yeteneklerini tam olarak kullanabilme ya da “benim” diyebileceği bir eser yaratma ihtiyacının giderilmesidir.
ALDERFER’İN ERG TEORİSİ (Existence-Relatedness- Growth Theory ) Bu teori, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyararşisi teorisinin gözden geçirilmiş halidir. Bunlar alt basamaktan başlayarak;
Var Olma İlişki Gereksinme
Bu teoriye göre; Kişi alt basamaktaki ihtiyaçlarını giderdiğinde, üst basamaktaki ihtiyaçlarını karşılamaya yönelir. Üst basamaktaki ihtiyaç tatmin edilmezse, alt basamaktaki ihtiyaca geri döner ve abartılı bir biçimde bu ihtiyacını tatmin etmeye yönelir.
Maslow’un teorisinden farklı yönü, kişinin, aynı anda değişik basamaklardaki ihtiyaçlarını doyurmayı arzu edebileceğidir. Alderfer, ERG teorisinin basamaklarını şu şekilde açıklamaktadır;
Var Olma Gereksinimleri: Maslow’un teorisindeki ilk iki basamağında tanımlanan her türden fizyolojik güvenlik gereksinimleri içerir.
İlişki gereksinimleri: Bireyin tek başına yaşayamayacağı ve diğer bireylerden oluşan çevreyle etkileşimde bulunma gereksinimi giderilmelidir. Paylaşma, ortak anlayış, ve karşılıklı iletişim için, ilişki gereksinimi doyurulmalıdır. Böylece, destek, saygı, tanınma ve ait olma gereksinimleri de giderilecektir.
Gelişme gereksinimleri: Bireysel olgunlaşma ve gelişmeyi içerir. Bireylerin, çevreleriyle verimli bir şekilde ve yenilikler gerçekleştirecek etkileşimleri kapsayan ihtiyaçlarının giderilmesidir. Bireylerin, güdülenerek bireysel kapasitelerinin ortaya çıkarılması ve daha da geliştirilmesini destekler. Yeni yeteneklerin keşfedilmesini sağlar.
HERZBERG’İN İKİ FAKTÖR TEORİSİ Herzberg’e göre, gerçek motivasyonun kaynağı içseldir. İnsanları “Hijyen arayıcıları” ve “Motivasyon arayıcıları” olarak sınıflandırır:
Hijyen faktörleri:
Öğretmen-öğrenci ilişkisi Öğrenci-öğrenci ilişkisi Güvenlik Maddi imkanlar Araç-gereç Statü Yaşanılan ortamın fiziksel şartları
Hijyen ihtiyaçlarının noksan oluşu, memnuniyetsizlik yaratır. Bu ihtiyaçların giderilmesi, memnuniyeti arttırsa da performans artışını etkilemez. Sadece kişinin içinde yaşadığı ortama olan negatif duygusunu bir süreliğine bloke eder.
Motive edici faktörler.
Öğrendiğini hissetme Sorumluluk alma İlerleme, gelişme imkanı Başarılı olma Takdir edilme Yapılanın değerinin bilinmesi Tanınma
Bunlar, gerçek tatmini oluşturan faktörlerdir. Kişinin isteyerek çalışmasını sağlar. Böylece kişi, yaptığı işi sever ve kendisini geliştirme isteği duyabilir.
McCLELLAND’IN ÖĞRENİLMİŞ İHTİYAÇLAR TEORİSİ
Bu teoriye göre ihtiyaçlar, içinde yaşanılan kültürden doğar. Çocukluktan itibaren, çevresinde gelişen olaylardan, tecrübelerinden etkilenerek neye ihtiyacı olduğunu öğrenir. Dört çeşit öğrenilmiş ihtiyaç vardır ve davranışların amacı, bu ihtiyaçlardan birinin karşılanmasıdır:
Başarılı olma ihtiyacı:
Bu tip kişilikler, Bir problemi çözmek ya da zor bir görevi tamamlamak için sorumluluk almaktan çekinmezler. Kolay olmayan hedefler belirler ve bir çok insanın ürkeceği riskler alırlar. Yaptığı işin sonunda, yaptığını anlamak için anlaşılır geri bildirimler isterler. Kendini görevine adar, gözü başka bir şeyi görmez.
Güçlü olma ihtiyacı:
Bu tip kişilikler, Çevrelerini kontrol etme, Başkalarının davranışlarını yönlendirme ve bu sorumluluğu alma, Kendini lider ve karar veren kişi olarak görme, Kendilerini gösterebilmek için performanslarını hep yüksek tutma, Liderliği kaptırmamak için çaba harcama, İşe veya göreve devamsızlık yapmama gibi davranışlar gösteririler . Bu kişiler iyi yöneticilik yaparlar.
Özerk olma ihtiyacı:
Bu tip kişilikler, Özerk ve bağımsız olmayı severler. Kendi başına çalışmaktan hoşlanırlar İşlerine başkalarının karışmasından hoşlanmazlar. Kendi çevrelerini denetlemek isterler Kurallardan hoşlanmazlar. Bulundukları grubun amaçlarını pek fazla önemsemezler. Bireyseldirler. Eğer kuralların ve amaçların belirlenme sürelerine katılmamışlarsa görevlerini başkalarının istediği gibi yapmazlar. Dış baskıya boyun eğmezler; kendi bildiklerini okur, başkalarını umursamazlar.
SÜREÇ TEORİLERİ
İlk bilişsel teorilere göre insan, yaptığı davranışların sonucunu önceden tahmin edebilir. İnsan davranışlarını yönlendiren faktörlerin, geleceğe ilişkin beklentiler, inançlar ve tahminler olduğu ifade edilmiştir. Davranış gelişimini inceleyen bazı teorisyenler, bireyin, çevreden aldığı ipuçlarını kullanarak, gelecekte nasıl bir davranış yapması gerektiğini karara bağladığı görüşünü savunmuşlardır.
Süreç teorilerinin bazıları şunlardır;
VROOM’UN BEKLENTİ TEORİSİ
Kişi, önce sonucu ve bu sonucun kendisine ne sağlayacağını düşünür. Buna SONUÇ denir. Sonra, bu sonucun ne kadar çıkar sağlayacağını ve bunun cazip olup olmadığını düşünür. Üçüncü olarak kişi, davranışının bir sonuç vermesini bekler. Buna BEKLENTİ denir. Bu beklenti, kişinin bir görevi tamamlayabilmesi için gerekli olan kapasite ve yeterliğe sahip olup olmadığının değerlendirmesi ile ilgilidir. Kişinin, harcanacak çabanın istenilen sonuca ulaşmaya yeterli olup olmadığına ilişkin vardığı sonuca ARAÇSALLIK denir.
Bireyin doğru sonuca ulaşması için,
Sonuç ne? Sonuçta elde edilecek şey ne kadar cazip? Bu sonuca ulaşabilecek yeteneğim var mı? Bu çaba, istenilen sonuca ulaştırır mı? Kişinin, doğru davranışa karar verebilmesi için davranışı başarabileceğine inandırılması gerekir. Doğru sonuca ulaştığında uygun pekiştireç verilmelidir.
ADAM’IN EŞİTLİK VE ADİLLİK TEORİSİ
İnsanlar kendilerine eşit ve adil davranılmasını ister. Birey, kendi çabasını ve aldığı ödülü, kendi durumunda olanlarla kıyaslar. Kendisini karşılaştırabileceği akran ya da eşitlerini belirler. Kendisinin ne yaptığına bakar (katkılarına ve çabasına) . Yaptığı şeyden ne elde ettiğine bakar (kazanç). Diğerleri ile eşit çabasına karşılık mükafatının da eşit olmasını ister. Aksi takdirde, mutsuz olur ve düşünceleri değişebilir. Bu durumda ortamı değiştirmek isteyebilir.
LOCKE’UN HEDEF BELİRLEME TEORİSİ
Bireyin davranışı, bilinçli olarak belirlenmiş hedeflere bağlıdır. Kişi, hedefe ulaşıncaya kadar onu gerçekleştirmeye yönelik davranışlar gösterir. Hedef, kişinin kendisi veya dışarıdan biri tarafından belirlenebilir. Bir hedefin, davranışı motive etme becerisi şunlara bağlıdır:
Hedef, anlaşılır, açık ve nicel olarak ölçülebilir olmalıdır. Hedefin zorluk düzeyi, bireyin yeterlik ve performansına uygun olmalıdır. Hedefe ulaşmada harcanan çaba, yeterli olmalıdır.
ÖĞRETİMDE MOTİVASYON
Atkinson ve McCallend, öğrencilerin başarı güdülerini artırmak için şu yöntemleri belirlemişlerdir;
İhtiyaçları konusunda somut bilgiler verin. Nasıl konuşmaları ve düşünmeleri gerektiğini söyleyin. Yapılan işten neler elde edeceklerini bilmelerini sağlayın. Kendilerine olan saygıyı artıracak hedefe nasıl ulaşacaklarını öğretin. Öğrencinin geçmişinde başarısızlık varsa, işe küçük hedeflerle başlayın.
Okuldaki başarısızlıklarının asıl nedeni; motivasyon eksikliği olan öğrencilerin, çoğu zaman, “öğrenmeye isteksiz” bireyler olarak tanımlanmasıdır.
Motivasyon eksikliği olan öğrencilerin, genel özellikleri şöyledir;
Öğretmenin verdiği işe geç başlar, erken bitirirler. Zor olarak algıladıkları işi yaparken sabırsızdırlar. Gelişi güzel iş yaparlar, hataları fazladır.
İÇSEL VE DIŞSAL MOTİVASYON
İçsel Motivasyon
Bireyin içinden gelen dürtüler ve uyarcılardır. Öğrencilerin kendi merakları, istek ve arzularıdır. Dışsal ödüllerden çok, içsel ödüllerle ilgilidir. “Aferin bana, başardım.” diyebilmektir. İçsel ödüllerin kullanımı, dışsal ödüllerden daha kolay ve önemlidir. Çünkü, doğal ve kişinin kendi kontrolündedir. Kişinin kendini kontrol yeteneği kazanması ve başkalarına bağımlı olmamayı sağlamasıdır. Çocuklar, öğrenmeye çok meraklı olup, öğrenmeye açıktırlar. Bu özellikleri desteklenirse, dışarıdan baskı olmadan kendi kedine öğrenen ve başaran bireyler olabilirler. Öğrencilerde var olan doğal öğrenme becerisi, ilkokulun sonlarına doğru ortadan kalkmaya başlar. Bunun nedeni, eğitim-öğretim etkinliklerinde daha çok dışsal uyarıcıların kullanılmasıdır. Bu durum, öğrencileri başkalarından bir şeyler bekler duruma getirir.
Öğretmenlerin, sınıf içinde öğrencilerin motivasyonunu arttırmaya yönelik bazı etkinlikler şunlar olabilir: İçsel motivasyon için:
Öğrenilmesi gereken bazı içeriklerin ve becerilerin neden önemli olduğunu açıklayın veya gösterin. Merak duygusunu harekete geçirin. Değişik etkinlikler düzenleyin ve duygusal uyarıcılar sunun. Oyunlar ve benzeşimlerden yararlanın. Öğrettiklerini ve öğrencilerin ihtiyaçları arasında bağlantı kurun. Öğrencinin, etkinlikler için plan oluşturmasında yardımcı olun.
Dışsal Motivasyon Dışsal motivasyon, içsel motivasyonu artırmak için önemlidir. Hediyeler, notlar, övgü almak ve diğerlerinden daha iyi yapma isteği gibi dışarıdan gelen ödüllerden kaynaklıdır. Ancak sürekli olarak dıştan güdülenme, öğrenciyi dış kaynaklara bağımlı hale getirebilir. Bu durum, içsel güdülenmeyi azaltabilir.
Dışsal motivasyon için:
Açık ve anlaşılır açıklamalar yapın. Doğru geri bildirimler verin. Öğrenci için değerli olan ödüller sunun. Ödüllerin, öğrenciler tarafından elde edilebilir olduğundan emin olun.
Sonuç, Öğretmen, önce kendini motive etmelidir.
Herkese keyifli bir müzik yolculuğu dilerim…
ASLI DERİN DENİZ
#çocuk #solfejdersi #ergen #piyanoeğitmeni #pianodersi #şaneğitimi #solfejeğitimi #yeteneksinavi #piyanodersleri #Pianodersleri #müzikeğitimindemotivasyon #kulakdersi #şandersleri #şanhocası #konservatuvarahazirlik #psikolojivemüzik #çocukpsikolojisi #müzikmotivasyon #pianoegitimi #müzikvepsikoloji #şandersi #piyanoeğitimi #vokalkocu #piyanohocası #konservatuvarahazırlık #piyanodersi #konservatuarahazirlik #konservatuarahazırlık #solfejdersleri #Pianoeğitmeni #müzikvemotivasyon #seseğitmeni #motivasyon #şaneğitmeni #kulakhocası #kulakeğitimi #kulakeğitmeni #kulakdersleri #yeteneksınavı #solfejeğitmeni #pianohocası #seseğitimi