top of page
Yazarın fotoğrafıAslı Derin

MÜZİK EĞİTİMİNDE ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ VE VELİLERE DÜŞEN SORUMLULUKLAR

Güncelleme tarihi: 10 Eki 2022

MÜZİK EĞİTİMİNDE ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ VE VELİLERE DÜŞEN SORUMLULUKLAR

Müzik eğitiminde öne çıkan en önemli yetenek sabretme yeteneğidir. Özellikle küçük yaştaki ve ergenlik dönemindeki öğrenciler çabuk pes etmeye meyillidir. Fiziksel, bilişsel ve duygusal bağlamdaki hızlı değişimlerle birlikte öğrencinin koordinasyon seviyesi düşebilir (bu konuya Müzik Eğitiminde Çocuklarda Koordinasyon ve Dikkat Becerileri Nasıl Geliştirilir yazımda ayrıntılı olarak yer verdim). Uzun soluklu bir müzik eğitimi, öğrenci için olduğu kadar veli ve öğretmen içinde zorlayıcı olabilmektedir. Öğretmen, öğrenci ve veli işbirliği bu hususta asla göz ardı edilmemesi gereken bir ortaklıktır.

Öncelikle “ödev” diye bir şey söz konusu değildir; “etüt” ya da “pratik” vardır. “Ödev”i “etüt” ve “pratik” kavramlarından ayıran şey, ödevde konuyla alakalı bir bilginin bir çalışmada öğrenilmesidir. Ödevi verilen bilginin sağlaması / kontrolü sınavlarla sağlanır. Fakat öğrenci eğer konservatuvar sınavına ya da belirli bir sınav programına (London College of Music, Royal Academy vs) hazırlanmıyorsa böyle bir bilgi sağlaması / kontrolü sisteminden bahsedemeyiz. Kaldı ki bu bahsettiğim eğitim sistemlerine dahil olan öğrencilerin yaptıkları çalışmalar da ödev değil “egzersiz”, “etüt”, “pratik”, “çalışma”; konsere yönelik ise “prova” olarak karşımıza çıkar. Müzik eğitimi devamlılık arz etmesi gereken ve motor becerilerin aktif olarak kullanıldığı bir eğitim olduğu için bu tarz tanımlamalara ihtiyaç duyuyoruz. Müzik öğretmenleri, ufak istisnalar dışında, genelde her derste çalışılan parçaların diğer derse kadar çalışılıp getirilmesini bekler. Derste deşifre edilen parçalarda (deşifre: bir müzik parçasını ilk kez icra etmek) yeni sesler, yeni pozisyonlar, yeni dinamikler öğretilir. Öğrenci bu yeni öğrenilen parçaları çalışıp öğrenmezse öğretmenin bir sonraki derste yeni bir şey öğretmesi pek mümkün olmamaktır. Çünkü müzik eğitiminde her bir bilgi bir öncekinin devamı niteliğindedir; kopukluk olmamalıdır. Bu sürekliliği sağlamak konusunda velilere önemli görevler düşmektedir.

Çocuk ve ergenlerde müzik eğitiminde yaşanılan sorunların bir diğer nedeni motivasyon eksikliğidir. Burada ödül-ceza sistemi, hele ki müzik eğitiminde, tavsiye ettiğim bir sistem değildir. Çünkü müzik, severek yapılır. Ödül kazanmak ya da cezadan kaçmak için yapılan çalışmanın hiçbir hükmü yoktur. Bunun yerine öğrencinin görünürlüğünü arttırmak, kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmak, onu başarılı olduğunda yeterince takdir ettiğimizden emin olmak gerekir.

Peki neler yapmalıyız / yapmamalıyız?

1) Çoğu öğrenci sonuç odaklıdır; çalışmasını bir yerde duyurmak ister. Sanatçı yaradılışlı insanlar duygusal zekası gelişkin insanlar olmasına karşın takdir ve beğeniye fazlaca ihtiyaç duyarlar. Öte yandan, hassas bir yaradılışa sahip olmaları da onların bu ihtiyaçlarının karşılanmasının ne kadar elzem olduğunu gösteren ayrı bir faktördür. Örneğin; küçük aile toplantılarında, eve misafir geldiğinde, öğrenciden en sevdiği parçayı misafirleriniz için çalmasını rica edin. Güvenli alanında olduğu için bu dinletiler onun gözünü korkutmayacaktır. Daha sonra bu çemberi genişletin; okul şenliklerinde, bayramlarında yer almalarını rica edin. Burada herhangi bir zorlama yapılmaması önemlidir çünkü ileri vadede öğrencinin sahne fobisi edinmesine neden olabilirsiniz. Sahneye çıkarsa / çıkmazsa neler olacağını gerçekçi bir bakış açısıyla onlara aktarabilirsiniz. Fazla olumlu argümanlar onların felaket senaryoları yazmalarının önüne geçemez fakat realist bir yaklaşım onları rahatlatacaktır çünkü bir belirsizlik bulutunda yüzmek yerine sonuçların ne olabileceğini kestirebilmiş olurlar (bu konuya Sahne Anksiyetesiyle Başa Çıkma Yolları yazımda detaylıca yer verdim).

2) Küçük müzisyenler evde etüt yaparken onların günde yarım saat / 1 saat aralıksız etüt yapmasını beklemek onlar için olduğu kadar veliler için de oldukça zorlayıcı bir durumdur. Bunun yerine öğrenciye belirli bir süre kısıtlaması koymadan, öğretmenin verdiği her parçayı günde 3 kere -ya da öğretmenin belirlediği ölçüde- gün içinde istediği zaman çalmasını söylemek öğrencinin enstrümana bakış açısını değiştirecek, enstrümanı sadece bir sorumluluk olarak görmesini ve enstrümandan sıkılmasını engelleyecektir. Bu uygulama bir müddet, öğrenci belirli bir teknik seviyeye gelene kadar uygulanabilir.

3)Öğrenci ve öğretmene karşı gerçekçi beklentiler içinde olunmalıdır. Beğenilen bir film müziği, marş vs öğrencinin teknik seviye ve becerilerine uygun değilse bu konuda ısrarcı olunmamalıdır. Öğrenci bir parçayı icra edemeyince kendi yeteneğinden ve zekasından şüphe eder, motivasyonu düşer. Dolayısıyla repertuvar seçimi öğretmene bırakılmalıdır. Fakat veli, öğrencinin teknik seviye ve becerilerine uygun bir parça ile gelirse, öğretmen elbette bu parçayı repertuvara ekleyebilir.

4)Küçük müzisyen evde pratik yaparken veli en azından çalışmanın ilk 10 dakikası öğrenciye refakat etmelidir. Özellikle yeni öğrenilen pozisyon ve parçalarda bu prensip uygulanmalıdır. Aynı şekilde öğrenci bona (nota okuma çalışması) yaparken de kontrolü sağlanmalıdır. Buna yönelik, velinin de basit düzeyde bir nota okuma becerisi edinmesi, bu konuda öğretmenin yardımcı olması gerekir.

5)Öğretmen, öğrencinin evdeki çalışma faaliyetlerini takip etmelidir. Ses ya da video kayıtları ile öğretmenin süreci takip etmesi, öğrencinin çalışması için tetikleyici bir faktördür. Ayrıca bu tip kayıtlarla arşiv oluşturmak kısa ya da uzun vadede öğrencinin gelişimini görmek açısından oldukça önemlidir.

6)Öğretmen, öğrenciyle sadece ders içi değil ders dışında da iletişim halinde olmalıdır. Çalışılan parçaların farklı müzisyenler tarafından nasıl yorumlandığı ile alakalı paylaşımlar, fikir alışverişleri yapılmalıdır. Müzik kültürü oluşturmak sadece enstrüman çalarak gerçekleştirilemez.

7)Öğrenci, icra ettiği enstrümanın virtüözlerini takip etmelidir. Birden fazla idol belirleyip bu idoller arasında karşılaştırma yapabilmeli; birinin bir diğerine göre daha kuvvetli olan yanlarını gözlemleyebilmelidir. Müzik kulağı geliştirmek için bilinçli bir müzik dinleyicisi olmak gerekir.

8)Öğrenciye kendi akranları ya da kendinden küçük olanlar üzerinden örnekler verilmemelidir.Yetişme ya da geçme kaygısında olan öğrenci yaptığı müzikten keyif alamaz. Keyif alamazsa bu müzik değil, rekabete dönüşür. Müziğin güçlü tarafları kadar nahif tarafları da vardır. Kendini geliştirme ve yetiştirme çabasında olan, kendi sınırlarını zorlayan öğrenci hem sağlam bir psikolojiyle ilerler hem de muvaffak olur.

Enstrüman çalmak zaten başlı başına zorlayıcı bir deneyimdir. Bize düşen, bu deneyimi mümkün olduğunca kolaylaştırıp keyifli hale getirebilmektir.


Herkese keyifli bir müzik yolculuğu dilerim…


ASLI DERİN DENİZ


3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page