ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ MÜZİSYENLERİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR VE BU SORUNLARIN NEDENLERİ
Erikson ve Psikososyal Gelişim Kuramı: Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası (12-18 Yaş)
Erikson bu kuramıyla doğduğumuz günden hayatımızın sonuna kadar olan gelişimi sosyal açıdan ele alır.
Bu dönemde genç kim olduğuna, ne olacağına ilişkin sorulara yanıt aramaktadır. Kendi cinsel gelişimini, artan gücünü ve değişen vücut yapısını başkaları ile karşılaştırmaktadır. Her birey bu dönemde belirli ölçülerde kimlik bocalaması yaşamaktadır. Öte yandan meslek seçiminin üniversite sınavı ile belirlendiği bu dönemin, insan hayatının sosyal ve psikolojik açıdan belki de en zorlayıcı olan bu yaş dönemine denk gelmesinin bireyi asi ya da aykırı davranışlar sergilemeye itelemesi normaldir.
Öte yandan ebeveyn beklentileri somut gerçekler düzeyinde kaldığı için bu materyal dünyaya ayak uydurmakta zorlanan genç birey, ebeveyn istek ve ihtiyaçları ile kendi istek ve ihtiyaçları arasında bir ateş hattında kalabiliyor. “Ben kimim”, “ben ne istiyorum”, “ben ne olacağım” sorularına cevap aramak onlar için ızdıraba dönüşebiliyor. Gelişim açısından kritik olan bu sorulara cevap ararken bazen birden fazla cevap bulan ve bulduğu çelişkili cevapları doğru kabul eden birey, kimlik karmaşası (bocalaması) yaşayabilir.
Bu nedenlerden ötürü bu yaş grubundaki gençler kesinlikle akranlarıyla ya da kendisinden küçük yaştakilerle kıyaslanmamalıdır. Akıllarında kendi kimlik arayışlarıyla ilgili birçok soru varken bu sorulara yenileri eklenmemelidir. Hele ki sanata yatkın bireyler çok hassas bir yapıya sahip olduklarından, bu hususlara verilen ehemmiyet daha fazla olmalıdır. Bu yaşlarda çok okuyan, araştıran, sanat icra eden gençlerin “varoluşsal kriz”e yakalanmaları kaçınılmazdır. Bu, ileri vadede bireyin gelişimine oldukça olumlu tesir edecek, onu entelektüel açıdan ileri seviyeye taşıyacak bir durum olsa dahi kısa vadede bireyi ve bireyin yakınlarını zor durumda bırakması kaçınılmaz bir durumdur.
Freud ve Psikoanalitik Gelişim Kuramı: Genital Dönem (12-18 Yaş)
Freud bu kuramıyla cinsel gelişimi ele alır. 18 yaşında cinsel gelişim tamamlanır; dolayısıyla gelişim de tamamlanmıştır.
Freud’a göre çocuklukta yaşadıklarımız yetişkinlikte kim olduğumuzu belirler. İnsan iki temel dürtüyle dünyaya gelir: yaşamak, ölümden kaçmak. Bu dürtüler kişide saldırganlık ve cinsellik dürtülerini de beraberinde getirir (ID). ID, bastırılmış yanımızdır; bilinçaltıdır. Rüyalarımızda, yaptığımız şakalarda ortaya çıkar. Idist tavır, “hep bana, hep bana” diyen benmerkezci tarafımızın yansımasıdır. ID, saldırganlık ve libido prensipleriyle hareket etmemize neden olur. Alkolizm, aşırı yeme isteği, şiddet uygulama gibi saplantılı ve/veya etik açıdan uygunsuz davranışlar ID’in sonucudur. ID’in ihtiyaçlarının her zaman karşılanmayacağı ceza yoluyla ya da övgü ihtiyacıyla öğrenilir.
Superego, bilinçötesidir. Superego’yu hiç kullanılmayan, sadecece misafirler geldiğinde açtığımız misafir odası ya da sadece özel davetlerde giydiğimiz bir elbise gibi düşünebiliriz. Superego, en iyi versiyonumuza ulaşma çabamızdır, dışarıya yansıtmak istediklerimizdir.
Superego ile ID’in çatışması sonucu Ego kavramı ortaya çıkar. Ego, “ben” demektir, sağlıklı olandır, benliktir, bilinçtir. Karar verme mekanizmasıdır. İşte bu ID’in ilkel ihtiyaçları ile Superego’nun övgü ihtiyacı/cezadan kaçma çabası arasındaki çatışmadan doğan denge/dengesizlik Ego’yu oluşturur. Bu çatışma hayatımız boyunca devam eder. Baskın olan tarafa göre karakterimiz şekillenir ve/veya değişir.
Bu dönemde fiziksel olarak hızlı bir büyüme söz konusudur. Dürtüler yoğundur. Kişi, karşı cinsten biriyle ilişki kurmak ister. Bu dönemde fallik dönem etkisi yoğundur (2,5-6 yaş).Bireyin kendisini duygusal ve cinsel olarak tanıdığı bir dönemdir.
Müzisyen bireylerin Süperego’su doğal olarak gelişecektir. Müziğin birçok farklı örüntüyü içerisinde barındırması, bu örüntülerin arasındaki ilişkiler ve hep en iyi performansın hedeflenmesi (burada mükemmelliyetçilik baskısından bahsetmiyorum) bireyi kendini ve dünyayı etik açıdan doğru yönde sorgulamaya teşvik eder.
Skinner ve Sosyal Öğrenme Kuramı – Davranışçılık
Skinner’a göre tesadüfen öğrenme, davranışlar yoluyla olur. Davranış ödüllendirilirse kişi o davranışı sürdürmeye devam eder; cezalandırılırsa davranışı sonlandırır (Edimsel Koşullanma). Sadece yaşayarak değil, etrafımızdakileri gözlem yoluyla da öğrenebiliriz; burada davranışı taklit söz konusudur (eve gelen misafire terlik vermek, yağmur yağınca camları kapatmak vs). Çevremizdeki insanlardan takdir görmek, onaylanmak amacıyla yapılan davranışlar kişiliğimizi oluşturur.
Dışsal Güdülenmeyi en kısa yoldan sağlayan bu davranışçı sistem, İçsel Güdülenmenin törpülenmesine ya da yok olmasına yol açabilir. Sadece ödül-ceza yöntemiyle yürütülen bir eğitim sistemi öğrencinin ödül kazanmak için ve/veya cezadan kaçmak için ders çalışmasına neden olacağı gibi öğrencinin derse olan ilgisi yani İçsel Güdülenmesi sönebilir. (Müzik Eğitiminde Motivasyon)
Piaget ve Bilişsel Gelişim Kuramı :Soyut İşlemler (Formal Operational) Dönemi (11 Yaş ve Sonrası)
Soyut düşünme gelişir. Somut işlemler döneminde yapamadığı soyut işlemleri yapmaya başlar (Matematik’te sayı saymak için abaküse ihtiyaç duymamak, kafadan işlem yapabilmek, problem çözebilmek vs). Analiz-sentez, değerlendirme, yordama yapabilir; hipotez geliştirebilir. Üst düzey düşünme becerileri gelişmeye başlar; değişkenleri birleştirip ayırabilir. Varsayımsal akıl yürütme düşünce gelişiminde önemli rol oynar. Zihinsel olgunlaşma söz konusudur; duygusal olgunlaşma söz konusu değildir. Duygusal benmerkezcilik (ergen benmerkezciliği) vardır; birey, kendi düşünceleri ile başkalarınınkiler arasında karmaşa yaşar.
Bu dönemde bireyin ayırt etme, değişkenleri belirleme ve kontrol etme, hayal kurma, soyut kavramları algılayabilme gibi becerileri gelişir. Genelleme, tümdengelim, tümevarım gibi zihinsel işlemler yapılabilir. Birey artık kendi düşünce süreçlerinin farkındadır; kendi düşüncelerini eleştirir, diğer bilinen gerçekleri ölçüt alarak kendi yargılarının doğruluğunu yoklayabilir.
Bu dönemden sonra bilişsel yapıda nitel bir gelişme ortaya çıkmaz. Fakat geliştirilen yaşantılara bağlı olarak nicel gelişmeler her zaman mümkündür. Bu nicel gelişimin devam etmesinin en etkili yolu yabancı dil öğrenmek ve enstrüman çalmaktır. Matematiksel bir düzenin(ritim) üzerine oturtulmuş sesler bütünlüğü, bu seslerin yarattığı uyum(armoni), ifade(interpretasyon/yorumlama), çok seslilik(polifoni), eşlik(ensemble) gibi unsurlar bireyin bilişsel ve psikososyal anlamda oldukça gelişmesine direkt etki edecek, psikomotor becerilerini geliştirecek, içsel güdülenmeyi (iç motivasyon) bir şekilde öğrenmesine vesile olacaktır.
Sonuç olarak:
*Ergenlik dönemi kimlik gelişimi açısından kritik dönemdir.
*Ergenlik çağındaki öğrencilerin hazırbulunuşluk seviyesi diğer dönemlere nazaran epey düşüktür. Dolayısıyla motivasyonları çok çabuk düşebilir.
*Geçmiş, şimdi, gelecek arasında bağlantı kurmaya; hareketleri neden-sonuç ilişkisiyle gözlemlemeye başlar fakat uygulama noktasında güçlük çeker çünkü henüz duygusal olgunluğa erişememiştir.
*Sorunlarla mücadele etmeyi öğrenmeye başladığı, dolayısıyla yetişkinlikle çocukluk arasında sıkışıp kaldığı bir dönem olarak tezahür edebilir.
*Kendisini kimsenin olmadığı kadar duygusal, zeki olarak düşünebilir. Diğer insanların kendisi ile çok fazla ilgilendiğini düşünür.
*Değerleri bu dönemde oluşmaya başlar.
*Geleceğe yönelik ve ideolojik sorunlarla ilgilenmeye başlar.
*Aşırı idealisttir.
*Birey, değişen birkaç nitelik veya değişkeni içeren problemleri çözebilir.
*Bedensel ve cinsel gelişime uyum sağlamakta güçlük çekebilir.
*Hassas duygusal yapılarına ilaveten ergenlik akneleri, diş telleri, alınan-verilen kilolar, yaşıtlarına göre fazla uzun ya da kısa boylu olmak, karşı cinse duyulan ilginin yeni keşfedilmesi ve bu duyguyla nasıl başa çıkılacağının ya da sürecin nasıl yönetileceğinin bilinmemesi kolayca bunalıma girmelerine neden olur.
Sanal rol modelleri geliştirebilirler; idealize ettikleri kahramanlar ulaşılması zor ya da imkansız özelliklere sahip olabilir (aşırı ince bir beden yapısı, aşırı kaslı bir vücut, Hollywood yıldızları vs) Bu durum kendi bedenlerinden ve zihinlerinden uzaklaşmalarına ya da nefret etmelerine neden olabilir, kendilerini yetersiz hissettirebilir. Bu idealleştirme süreci geçicidir; en azından öyle olmak zorundadır. Bu sanal dünyadan kurtulup daha natural bir algı geliştirmek için bilgi edinip bu bilgileri yaratıcı potansiyellerini kullanarak işleyebilecekleri bir alana yani sanata ihtiyaçları vardır.
Bu dönemde fiziksel olarak hızlı gelişen birey, okul hayatında zorlanmaktadır çünkü psikolojisi bu fiziksel gelişime adapte olmakta güçlük çekmektedir. Bu yüzden öğrenmeleri güçtür. (Bu açıdan en kritik dönemler 6.,7. ve 8. sınıflardır. 7. sınıflarda bu durum daha yoğun seyredebilmektedir.) Ergenler sakar değildir; fiziksel değişim dinamiğinden dolayı koordinasyon eksikliği yaşarlar; enstrüman çalarken zorlanmalarının temel nedenlerinden biri de budur.
Herkese keyifli bir müzik yolculuğu dilerim…
ASLI DERİN DENİZ
#solfejdersi #piyanoeğitmeni #pianodersi #şaneğitimi #solfejeğitimi #yeteneksinavi #piyanodersleri #Pianodersleri #kulakdersi #şandersleri #şanhocası #konservatuvarahazirlik #ergenliktemüzisyen #pianoegitimi #şandersi #piyanoeğitimi #vokalkocu #piyanohocası #konservatuvarahazırlık #piyanodersi #konservatuarahazirlik #ergenmüzisyen #konservatuarahazırlık #solfejdersleri #Pianoeğitmeni #seseğitmeni #şaneğitmeni #kulakhocası #kulakeğitimi #kulakeğitmeni #kulakdersleri #yeteneksınavı #ergenpsikolojisi #solfejeğitmeni #pianohocası #seseğitimi